Ben gördüm, görmesine de!

Şimdi 

Çok değer verdiğim bir arkadaşımın az önce blog unu okudum. Hızır a.s alakalı kısa da olsa güzel şeyler yazmış. 

Güldüm:) 

Neden mi güldüm? 

Hatırası var da:) 

Anlatayım. 

Kimi Alimlere göre Peygamber, kimi Alimlere göre de Evliya olduğu ve başınız her sıkıştığın da arkadaşımın da ifade ettiği gibi “ Yetiş yaa Hızır “ dendiğin de beyaz sakallı yaşlı bir dede olarak imdada yetişen için de bulunduğunuz sıkıntılı durum dan sizi kurtaracağı,  

Kimi zaman da,  

Hızır a.s ın dilenci kılığın da insanın karşısına çıkabileceği bizlere çocukken çok anlatılırdı. 

6- 7 yaşların daydım. Rahmetli dedem annem’ e “ Ver uşağı da biraz hava alsın “ diye beni yaylaya çıkardığın da, ismi geçen Hızır a.s mı benim ilk ve son görüşümdü. 

( Bahtsız bedevi olduğumuzdan mıdır nedir hep benim başıma gelir ) 

Yağmurlu ve haliyle de sisli bir gün de. 

Rahmetli Ninem inekleri sağmak için ahıra inmiş, beni de de eve sahip çıkmam için ev de bırakmıştı. 

Evin kapısı çaldı. Ninem zannederek koşarak kapıyı açtığım da,  

Arkasına yayla dumanını alan beyaz saçı sakalı birbirine karışmış paspal giyimli yaşlı bir adamla ile karşı karşıya geldim. 

- Annen nerde evladım? 

- Yok burda ahıra indi. 

- Ölemiii… Paran varmı? 

- Benim param yokki! 

- Hıımm.. Sınıf, sınıf.. sınıııf.. Ekmek te yeni pişmiş. Biliyor musun çok açım, o zaman bana ekmek ve peynir ver de karnımı doyurayım. 

Ben de bizlere anlatılan Hızır a.s ilgili öykülere güvenerekten, bakır bakraç ta dolu olan peynirleri ve kuzine soba da tepsi de yeni pişmiş olan mısır ekmeğini adama getirdim. 

Nasil yiyor bir görseniz. 

Bir ara: 

- Şu maşrabayla bana bir bardak su versene,  

- Süt verim. 

- Ohişşşş.. Süt verenlerin çok olsun evladım. 

- Buyurun. 

- Şlaaap, Şlaaap, şlaaap 

- Eeee? 

- Ne ee si? 

- Bir anda kaybolmayacak mısın? 

- Yoooo.. 

!!.. 

- Ekmek bogazıma takıldı. Sen bi süt ver daha bakayım hele bana 

- Olur. 

Sütü doldurmak 2 saniye. Vermek 3 saniye 

Döndüğüm de, Şoookk.. 

Adam yok. Yokk.. 

Gitti, bir an da kayboldu. 

!!.. 

Ben öyle kapının üstünde elimde maşraba ile kala kaldım. 

Aradan kaç dakika geçti bilmiyorum. Elim ayağım buz kesmiş, elimdeki maşraba dolu süt ile ölece kapıya şuursuzca bakıyorum. Rahmetli Ninemin bağırtısı ile kendime geliyorum. 

- Şiii, Ulaaa uşağum şii, Uyy, , Ne oldi sana boyle. Rengin kaçmuş. Hastamisun, nesun? 

- !!.. Yok, neenenee yok. O geldi. 

- Kim geldi. 

- Ooo işte ooo.. ( Parmağımla da kapıyı gösteriyorum) 

- O kim? 

- Hızır a.s 

- !!.. Hizır a.s mi? 

- Hee.. nene hee.. Hızır 

- Eee.. 

- “ Çok açım “ dedi. Ben den Ekmek, peynir istedi. 

- Eee.. 

- Ben de verdim. 

- Kime?? 

- Hızır a.s 

- Eee.. 

- Sonra bir maşraba su istedi. 

- Eee.. 

- Ben de ona süt verdim. 

- Ee.. 

- Sütü içti. 

- Ee.. 

- Ekmeği peyniri yerken ekmek boğazına takılmış, bi daha süt istedi. 

- Eee.. 

- Ben de sütü maşrabaya doldurdum. Tam ona verecektimki,  

- Ee 

- Yok oldu. 

- Kim yok oldu? 

- O işte. Hızır. 

- Nasi yok oldi… 

- Yaa.. işte bir anda kayboldu. 

- Haa.. haçan seen böle yok oldiii deyusun. Yani ortadan kayboldi, Uçti yanee, kuş gibi hee.. Eee… Nerdedurler? 

- Ne nerdeler? 

- Etmekle, peynir 

- Yemesi için ona verdim yaa 

- Ula hamsi gafali bir tepsi etmeği, bir bakur bakraç dolu peyniri sen şimdi yemesi içün o hinzurami verdün? 

- !!.. Heee.. 

Bir anda beş kardeşi hava da gördüm. Tek vuruşla oda da 360 derece döndüğümü hatırlıyorum. Ardın dan Ninem son ses.. 

- Ulaaaa. ula, ulaa.. çabuk gelüüüün. O pohyenin oğlu hirsuz yine gelmiş, peyniri çalmışşşş. 

!!.. 

Sevgili arkadaşım, Hızır a.s mı? 

Onun bir kere ben çakmasını gördüm. Hem de iyi gördüm. 

Bi daha görürsem 

Varyaaaaaa:) 


Önceki Sayfa

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu gün Haziran'ın on beşi

Artık nerde bir yıldız kaydığını görsem hep gözlerimi kapatırım

Elif dedim Be dedim