Saç mı ektireceksiniz?

Rahmetli babam hep derdi. “ Akşamdan sonra gelen işten hayır gelmez şeytan bulaşır " diye.. Saat 8 olmuş ofisten eve gideceğim, telefon çalıyor. Tıp merkezinin biri cihaz alımı için görüşme talep ediyor. Ertesi gün sabah saat 9:00 a rendevulaşıyoruz.

Sabah saat: 9:00

Görüşme başlıyor. Ben..

- Hocam ne tür poliklinik hizmeti veriyorsunuz?

- Saç ekimi ve estetik.

- Ya benim de saçlarım seyreldi. Acaba ektirsemmi diyorum.

Muayene ediyor.


- Hımm.. İki seans ta hallederiz.

- Kaç kök ekiceksiniz?

- 1.000 adet. 200 de bizden hediye olsun.

- Eee.. İnternetten baktım, tek seansta 2000- 2500 adet ekiyorlar.

- Biz böyle ekiyoruz.

- Neyse siz tek seans ekinde, memnun kalırsak ikincisine bilahare bakarız. Ha bu arada fiat ne olacak?

- !!!.. TL

- Olur. Tamam. Hesaptan düşeriz. ( Karadenizliyiz ya)

- Anlaştık.

- Ne zaman geleyim?

- Yarın saar 10:00 uygunmu sizin için?

- Uygundur.

- Hadi bakalım.

Sabah 10:00 da ordayım. Bodrum kata indiriyorlar. Tahliller yapılıyor. Kibar hanımefendi üst kısmımı soyundurup ameliyat önlüğü giydiriyor. Bir hap veriyor.

- Beyefendi lütfen bu hapı yutunuz.

- Ver bagayim.

- Biraz baş dönmesi yapar ama korkmayınız.

- Gafa yapayimi parim habu hap :)

- Beyfendi nerelisiniz?

- Trabizanliyum, Elhemdülillah

- Hımm.. Yok, kafayı biz yapıcaz.

Hapı yuttuktan sonra saçları sıfır numara traş edip, elime de TV nin kumandasını verip, relax ortamdaymış gibi masaya oturtuyorlar. Ekilecek yerler pastelli kalem ile çiziliyor. Veeeee..

- Beyefendi aslında size fut yapsak daha iyi olur.

- Yani kestirmemi söylüyorsunuz?

- Evet çok memnun kalırsınız.

- Olmaz.. Ben bi kere kestirdim.:) Bi daha asla

- İyi siz bilirsiniz.

- Afedersiniz hemşire hanım ben size bir şey sorabilirmiyim?

- Buyrun.

- Şaka bi yana, her hangi bir komplikasyon olmaz dimi?

- Hayır beyefendi korkmayınız.

- Canım çok yanmaz dimi?

- Vokal anestezi yapıyoruz. Duymassınız.

- Size güveniyorum. İyi o zaman. Hadi bakalım. Ya Allah Bismillah..

Tıp merkezinin reklam afişlerine ve söylenenlere inanan ben, hep gırgır, şamata, espiri ile masaya rahatlamış bir şekilde yatıyorum.

Vay anam vayyyy!!..

Ulaa.. ben ne halt ettimde yattım o masaya..

Oyyy.. oyda.. oyy..

Ben diyim 20, siz diyin 30, noktadan vokal anestezi yapılıyor. Baltayı kafaya vurup, kabak gibi yarsalar haberin olmaz.

Bitmedi. Hemşire..

- Beyefendi şimdi lütfen kolunuzu uzatınız. Damardan bir iğne yapacağız. Sakın korkmayın.

- Ney!!..

- Damardan bir iğne daha yapacağız sakın korkmayın.

- E.. Sen böle dedikten sonra, ben şimdiden korkmaya başladım. Çokmu kötü ha!!..

- Ehh.. biraz canınız yanacak.

- Hadi ya!!!

- Lütfen hareket etmeyiniz.

Aradan 10 saniye geçmedikine ben,

- Eşhedüennee..

- Beyefendi korkmayın 4 dakika sonra geceçek.

- Ne geçicek ya.. Oyyyy.. oydaa.. oy.. Hele bakın, Hele bakın bi yerime yanlışlıkla elektrik kablosu felan sokmayasanız!!.. Hele bakın sağıma, soluma!!..

- Ne elektriği beyefendi!!.. Korkmayın 3 dakika sonra gececek.

- Sen ne diyosun ya.. Elim ayağım karıncalandı.. Ben bu halde 3 dakika daha hayat ta kalacakmıyım. Eşhedüüü enneeee..

- Beyefendi kormayın 1 dk. daha geçti kaldı 2 dakikacık

- Yav bi susun Allah aşkına.. Neydi bu!!. Neydi bu!!..

- Beyefendi lütfen az kaldı..

Abartmıyorum, elim, ayaklarım, kafam, vucudumun bütün uç noktaları 220 WOLT elektriğe tutulmuş gibi sürekli titriyor. Masadan fırlıyorum.

- Çekin ellerinizi üzerimden. Bırakın beni yav..

- Beyfendi nereye gidiyorsunuz??

- Cehennemin dibine.. Ulaa.. Le ilahe illallah bırakın beni bi ya... Bu halde nereye gideceğim. Tuvalete.. Sıkıştım.. Alla Allaa..

- Haaa.. o zaman buyurun.

Masadan kalkan ben, yürüyen M. Ali Clay.. Resmen Parkinson hastası gibiyim.. 4 metre uzağımda WC ye gitmek bu kadarda zormu be kardeşim. Neyseki kapıyı açıyorlar.

- Beyfendi yardımcı olalım..

- Yok istemez. İstemez. Sen çekil önümden, çekil..

Görevli manalı, manalı bakıp “ Hadi olum, sen kaşındın. Delikanlıysan indir fermuarınıda görüm seni şimdi.. “ Der gibi sırıtıyor. Bende ona “ Hadi leyn ordan.. henüz daha ölmedik “ der gibi manalı, manalı bakıyorum. Bin bir zahmetle fermuarı indirdik, indirdikte 40 yıllır 2 metreden 12 den vurduğum klozetin deliğini yarım metreden tutturabilene aşk olsun.

- Beyefendi iyimisiniz.

- !!..

- Bence klozete oturursanız sizin için daha iyi olur.

- !!..

Mecburen oturuyoruz.

Ulaaaa… O bir dakika ne kadarda uzun bir zamanmışta ben bunu bu yaşa kadar anlayamamışım. Neyseki Klozetin başında bendeki sarsıntılar geçiyor. Elimi, yüzümü yıkayıp dışarı çıkıyorum.

- Beyefendi iyisiniz değilmi..

- İyiyim.. İyiyim. Allah' a şükürler olsun. Ohhh rahatladım ya.. Neydi o, Neydi o??

- Eee.. ben söyledim size ama

- Başka iğne yok dimi?

- Yok. Son iğneydi…

- İyi bitirin şu işide çıkalım bir an evvel.

Bildiğimiz matkap gibi ses çıkaran mikro motorla tek tek söküm işi başlıyor.. Ve ben elime verilen kumandanın bir tuşuna bile basamadan aynen sağ üst resime benzer bir şekilde masanın üzerinde yüz üstü, kah yan yatıp, kah nerdeyse amuda kalkıp farklı, farklı pozisyonlarda tek tek dikim işiyle de bitiriyorlar.

Saat 16:00 da Kafa paketlenmiş bir şekilde evin yolunu tutuyorum.


Önceki Sayfa

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu gün Haziran'ın on beşi

Artık nerde bir yıldız kaydığını görsem hep gözlerimi kapatırım

Elif dedim Be dedim