Asaf abi..

Yeni bir gün yeni bir sabah.

Hadi bakalım bu gün blog larda neler var. Bir göz atalım diyorum.

O kadar çok Siyaset, Spor ve Din hakkında şeyler yazılıyorki !!..

Koltuğa yaslanıyorum. Ellerimi arkadan ensemde birleştirip derinden bir nefes alıp

"Hey gidi günler".. diyorum kendi kendime..

Birden 19 yıl geriye gidiyorum.

Yaşım 25

İstanbul a yeni gelmişim..

Yokluğun, yoksulluğun içindeyim.

İşe ilk başladığım, reprezant olarak çalıştığım, ilk gün, 4 Nisan aklıma geliyor..

İlk müşterim..

Bahçelievler İncirli Cadde sinde Rahmetli Diş hekimi Asaf Baykal.

Kıyafetimi, saçlarımı düzeltip, ellerim titreyerek kapının zilinin çalıyorum..

Kapı açılıyor. Göz, göze geliyoruz. Tebessüm eden beyaz önlüklü yüz elimde çantamı gördükten sonra bir anda asılıyor. Belliki hasta beklerken satıcıyı görmekten pek memnun kalmamış .

- Buyur delikanlı..

- Efendim iyi günler. Bir ürünümüz var tanıtmak için sadece 5 dakikanınızı alabilirmiyim?

( Ulan nerden açtık şu kapıyı ) der misali, isteksiz bir şekilde..

- Tabi buyurun.

Beni içeri alıyor. Oturuyoruz.

Bir anda duvarda asılı duran yaşlı UD gözüme takılıyor. Soruyorum

- Sizmi çalıyorsunuz?

Soruyu geçiştirip..

- Buyurun sizi dinliyorum.. diyor..

Heyecan içinde 5 dakikayı geçmeden ürünün tüm özelliklerini anlatıyorum. Asaf bey sıkıntı içindeki yüzüme iyice bakıyor..

- Delikanlı sen işe yenimi başladın?

- Evet efendim. Nerden anladınız!!..

- Hımm.. Çok üzgünüm.. senin anlattığın ürünü alamayacağım ammaa.. sana altın değerinde iki adet öğüt vereceğim. Dinlemek istermisin?

- !!..

Ne yalan söyleyim ilk aklıma gelen “ Bana hikaye anlatma, sipariş ver “ demek geçiyor. Ama kovulup gitmektense dinlemeyi tercih ediyorum..

- Buyurun.. Tabi dinlemek isterim.

- Birincisi, Yeni bir iş hayatı ve yeni bir piyasa, yolunu, izini bilmediğin ıssız karanlık bir mağaraya düşmek gibidir. Dolayısıyla karanlıktan çıkmak için de bıkmadan, usanmadan sen de kendine bir ışık araman lazım.. Uzaktan sana o küçücük ışık huzmesi yani " ziya" bir şekilde gürünür ya da gösterilir.. Eğer tembellik edip oturur o ışık huzmesine doğru hareket etmez, gitmek için çabalamassan hayatın boyunca o karanlık mağarada kalırsın. Yok eğer çalışır gayret edersen "ziya " yaklaştıkça büyür sonunda aydınlığa, gün ışığına kavuşursun.

- İkincisi de, Asla dostlarınla, arkadaşlarınla hele, hele müşterinlerinle Siyaset, Spor, Din mevzularına girme.. Zira bu üç konunun başlangıcı vardır ammaa.. ne haklısı, ne haksızı, ne galibi, ne malubu, ne başı nede sonu vardır. Günlerce konuşsanız bitiremezsiniz. Sadece senin en kıymetli zamanını yer bitirirler. Senin de en büyük sermayen zamanındır. Bu tür sohbet ve tartışmalardan her zaman kendini uzak tut. Anladınmı??? Hadi şimdi müsadenle işim var.. Kartını bırak ve git..

Eyrelti, emanet oturduğum saldalyeden kalkıp kartımı veriyorum

- Nasihatlarınızı dikkate alacağım. Bana vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

Tokalaşıp, dışarı çıkıyorum. Çantayı bahçedeki duvarın üzerine bırakıyorum. Bana söylenen iki söze karşılık dakikalarca kendimce düşünüp yorum yapıyorum.

O an bir karar veriyorum.

Aradan tam 19 yıl geçti.

- Teşekkür ederim Asaf abi. Allah senden razı olsun..

- Allah yerini de Cennet Mekan eylesin. Nur içinde yat emi..


Önceki Sayfa

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu gün Haziran'ın on beşi

Artık nerde bir yıldız kaydığını görsem hep gözlerimi kapatırım

Elif dedim Be dedim