Kayıtlar

Haziran, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İşte formül bu

Resim
Hatırlıyorumda.. Bir zamanlar tüm Karadeniz de, tarlaları domuzlar istila etmişti.. Halkımız panik ve çaresizlik içinde.. - Ulaa.. haçan ne yapacağuz ne edeceğuz dediler.. Yetkililerde araştırma yaptılar. “ Üç kuruşluk deri yüzünden Domuz ları yiyen Çakal ları vurdunuz doğal seleksiyonu bozdunuz” dediler. Avcıların çakalları vurması yasaklandı. Şimdi.. Yine, Doğal seleksiyon bozulmuş.. Memleketi keneler istila etti.. Baksanıza son 6 ay da ölenlerin sayısı 25 e yükselmiş.. Halkımız panik ve çaresizlik içinde.. - Ulaa.. şimdi ne yapacağız ne edeceğiz .. diyorlar.. Kimi yetkililerin araştırmaları sonucunda “ Üç gramlık et yüzünden Kene leri yiyen Keklik leri vurdular doğal seleksiyonu bozdular” diyorlar.. Anlayacağınız yine aynı problem, yine aynı formül.. Avcıların Keklik leri vurması ne derece yasaklandı bilinmez ama 23 Mayıs 2008 de Çevre Bakanlığı hemen harekete geçerek ilacın ve karıncanın yok edemediği ölüm saçan keneleri refüze etmek için yılda 1 milyon süne ve kene yiyen 10 bin ke

Mistik güçler

Resim
İngilizcesi Miracle, Türkçesi Mucize.. Şimdi buna yeni bir tanım eklendi.. MİSTİK GÜÇLER.. Mistik güç, olağan üstü olaylarda, insan gücünün ve iradesinin zayıf olduğu durumlarda dua lar la doğa üstü güç ve yeteneklerin olaylara etkin olduğu durumdur. Şimdi 555 Yıl geriye gidelim.. Ecnebi milletlerin Türk ler “ vız gelir tırıs giderler “ dedikleri o günkü Dünya nın metropol şehri kuşatmada.. Fakat bir türlü alınamıyor.. Genç kumandan Fatih Sultan Mehmet hocasının çadırına giriyor ve - Hocam, ne olur, artık himmet buyurun da İstanbul'u fethedelim." diye ağlıyor. Akşemsettin Hazretleri öğrencisini dinliyor ve gitmesini söylüyor. Kısa bir uykuya dalıyor. Gece yarısı talebesini yeniden çağırıyor, “ 29 Mayıs sabahı için son hücum emrini ver “ diyor.. Kimilerine göre Mistik güç ler devreye giriyor. Veee.. Genç kumandan, seher vakti beyaz atını hırsla denize dizginleyerek parmağıyla da İstanbul u işaret ederek bağırıyor. “ Ey İstanbul.. ya ben seni alırım ya da sen beni” Vee.. askerle

Bu gün Haziran'ın on beşi

Resim
Sıcak bir Haziran akşamı.   Günün yoğunluğundan yorulan bedenini birazcık olsun dinlendirmek için sessiz sakin bir yer aradı. Yangın yeri evin salonundan balkona çıplak adımlarla yönelip avuçlarını bütün gün güneşin kızdırdığı sıcak yeşile boyanmış korkuluk demirlerine dayadı. Gökyüzüne baktı. Kehriban rengi gecede sıcak meltem rüzgarları ile batıya doğru hareket eden bulutların arkasında matlaşan dolunayı gözleri ile takip ederek sabırla çıkmasını bekledi. Ayın parlak yüzü ile birlikte gömleğinin ilk üç düğmesini çözerek ellerini yukarı kaldırıp saçlarının arasında parmaklarını gezdirirken gözlerini kıstı ve geçmişe daldı.    Sadece yaşadığı o anı düşündü.    Olduğu yerden yılan gibi kıvrılarak geri döndü. Sırtını balkonun korkuluk demirlere dayayıp, derinden tek nefes alıp mazot kokan rutubetli havayı ciğerlerine çekerek iyice doldurdu. Çektiği ağır sıcak havayı kesik kesik dışarı verirken  “Ahhh karaçamım, köknarım ahh..“  diyerek tüm nefesini boşaltırken gözleri yanıbaşın da köşede