Kayıtlar

Nisan, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pier Loti sizi çağırıyor!

Resim
Pierre Loti kimdir? Asıl adı, Louis Marie Julien Viaud dur. 1850-1923 yılları arasında yaşamış, Rochefort’ta doğmuş, ünlü bir Fransız roman yazarıdır. Eserlerinde aşkı, umutsuzluğu ve hayatın sonu ölümü anlatmıştır. Devamı mı? Valla bende yok!! Yine de çok mu merak ettiniz? Google'a sorun imini, cimini anlatsın size.. Bir de.. İstanbul' un 7 tepesinden biri olan Pier Loti Tepesi var. Nerde mi? Eyüp'te.. İşte her şeyi bir tıkla bilen Google, orayı anlatamaz size.. İki saat "Bunu mu demek istediniz"!! deyip, durur. !!.. Oranın devamlı müdavimi olan ben:) yani bana sorsanız sadece bir kere olsun o atmosferi yaşayın derim.. Kartal yuvası görünümlü, hemen ayaklarınız altındaki panoramik şehir ve altın boynuz haliç manzaralı muhteşem bir mekandır. İnce belli bir bardak çayı dostlarınız ve arkadaşlarınızla sohbet edip, karşlıklı yudumlarken püfür, püfür esen yayla havasının demini İstanbul da.. Yalnız ve yanlız.. Pier loti tepesin de alırsınız.. Nerdenmi biliyorum? 02. 0

"Sen de mi yoksa" dedim :)

Resim
Az önce bir bayan arkadaşımın ayakta çekilmiş resmine baktım da, objektife bakarak önden kollarını bağlamış. Gülümsüyor. Bende ona güldüm ne yalan söyleyeyim. " Sen de mi yoksa " dedim :) Aslında otururken dinlenmek için çok rahat, göze batmayan bir hareket olmasına rağmen nedense ayakta iken beden dilinde çok itici meydan okuyan kabadayıların hareketi olarak anılıyor. Kimilerine göre psikolojide bir tür savunmaya geçiş durumudur. Kişi kendini dış dünyaya kapatır, kalbini ve benliğini korumaya alır. Kimilerine göre de, kolları kalbin hizasında bağlayıp farklı durumlara farklı düşünceye pozisyon alarak bunu karşı tarafa kasıtlı belli eder. Ciddiyet, savunma, güvensizlik, sinirlenme, sıkılma hali v.s olabilir. Doğrusu tam nedir, bilmiyorum ama... Bu pozisyonun ya da bu hareketin bende olumsuz bir hatırası da vardır. Lisedeyken Tarih sınavının son yirmi dakikadasında öğretmenime “ Hocam ben yazılıyı bitirdim, dışarı çıkabilirmiyim “ dediğimde onun da bana “ Evladım kağıdını biti

Bomontide ki Ayşe, yaktın beni!

Resim
İstanbul da hafta içi bir gün.. Yer; Kadıköy Bomanti çay bahçesi, 1. toplantı da dostlarla birlikte içtiğimiz ince belli bir bardak demli çay ın mutluluktan ayaklarımı yerden kesmesinin üzerinden 1 hafta geçmiş. Vakit, aynı vakit. Hava günlük, güneşlik. Kuşlar ciyak ciyak ötüp duruyor. Manzara o biçim. Bu defa erken gelen benim. Rendevu saatine henüz 45 dakika var. Garsonu çağırıyorum. - M.B yazarlarından hiç kimse geldimi delikanlı? - Yok abi. Henüz kimse gelmedi. - Hımm. O zaman şu masaları birleştirelim. Grup şimdi gelicek. - Tamam abi, 3 masa yetermi? - Şimdilik yeter fazla gelen olursa ekleriz. - Burası nasıl abi? - İyi güzel. Oturuyorum. Garson; - Abi ne içersiniz - Hımm. Bu günde o senin ince belli bir bardak demli çay ın yanına, nargilemi içsem? hı, ne dersin? - İç abi. İyi gider. şiddetle tavsiye ederim. - Tömbeki elmalı olsun ama - Daha önce içtiniz galiba? - Yok ilk kez nargile içicem. Bende Elmalı TÖMBEK in geçmişte bir anısı varda. - !!.. Haaa !! ( Ne anladıysa haa dedi!!)